ZEKAT / ALTIN-GÜMÜŞ... |
3. BAŞKA MADENLERLE
KATIŞIK HALDEKİ ALTIN-GÜMÜŞTE ZEKAT
[İçinde başka maddeler
bulunduğu için] katışık halde olan [saf olmayan] altın-gümüşte yer alan saf altın-gümüş
miktarı nisap miktarına ulaşmadıkça zekat vermek gerekmez.
1. Altın ve gümüşten
biri kendisinden daha düşük olan bir madenle katıştınldığında örneğin altın
gümüşle veya gümüş bakırla katıştınldığında, altın ve gümüşün saf olarak
miktarı nisap miktarına ulaşıncaya dek zekat vermek gerekmez. Bunun delili daha
önce geçen hadislerdir.
2. Saf olan altın-gümüş
miktarı nisap miktarına ulaşınca kişi vermesi gereken zekat miktarını ya saf
olarak veya saf olandan verilmesi gereken kadar katışık madenden verir. Bu
durumda katışık olan içindeki bakın fazladan vermiş olur.
Şu görüş kabul edilemez:
Bu, "taksim [ortak mülkiyetin bölüştürülmesi] bir tür ayrıştırmadır"
görüşü kabul edilirse geçerli olur. Şayet "taksim bir tür satım
işlemidir" görüşü kabul edilirse, katışık madenin, misli ile satım! caiz
olmadığından bu geçerli olmaz.
Bu görüş kabul edilemez;
çünkü bu, katışık olanı satmak suretiyle yapılan bir taksim işlemi değildir.
Çünkü burada gerçekte kişi saf altın-gümüşün zekatı olarak saf altın-gümüş
vermekte, bakır da fazladan verilmiş olmaktadır.
Ancak -İsnevı'nin de
belirttiği üzere- kısıtlama altına alınan kişinin [mahcurun] velisinin, -şayet
katışık madeni eritme masrafı, katıştırılan madenin değerinden daha az ise-
bakın korumak amacıyla [karışımı eritip içinde bakır olmayan] saf altın-gümüş
vermesi zorunludur.
3. Kişi daha kaliteli
olan altın-gümüş yerine daha kalitesiz olanı zekat olarak verse, örneğin
kaliteli iki yüz dirhem nisabı için beş tane kalitesiz dirhem verse [bakılır:]
[a] - Verirken bu
dirhemlerin kaliteli madenin zekatı olarak verildiğini açıklamışsa,
verdiklerini daha sonra geri alabilir. Bu şuna benzer: Kişi zekatını [daha
nisap miktarı malın üzerinden bir yıl geçmeden] vermekte acele eder de daha
sonra yıl dolmadan nisap miktarı mal telef olursa verdiği zekatı geri alabilir.
[b] - Verirken bir
açıklamada bulunmamışsa geri alamaz.
4. Devlet başkanının
[yani devletin, altın ve gümüşe] katıştırma yaparak para basması mekruhtur.
[*] - Çünkü Buhari ve Müslim'de
yer alan hadise göre Hz. Peygamber (s.a.v.) şöyle buyurmuştur: [Kaliteli mala
kalitesizi katarak] bizi aldatan bizden değildir. (Müslim, lman, 279; Tirmizi,
Buyu', 1315)
Ayrıca katışık para
basmak, insanların birbirini bu para ile ald atmasına sebep olur.
5. Şayet katışık paranın
ayarı bilinirse onunla gerek tayin etmek gerekse zimmette borçlanmak suretiyle
muamelede bulunmak ittifakla sahih olur.
6. Katışık paradaki
karışımın miktarı bilinmiyorsa [bu para ile tayin etmek veya zimmette borçlanmak
suretiyle işlemde bulunmanın sahih olup olmadığı konusunda] mezhep içinde dört
görüş vardır:
[Birinci görüş]
Pahalı şeylerin,
hamurların satımının caiz olması gibi bunlarla işlemde bulunmak da herhangi bir
ayrım söz konusu olmaksızın caizdir. Ayrıca paranın piyasada raic olması
dikkate alınır. Bu para da raictir; ayrıca insanların bu para ile işlem yapmaya
ihtiyaçları vardır.
[İkinci görüş]
Bu parayla işlem yapmak
hiçbir şekilde sahih değildir. Bu içine su katılmış süte benzer.
[Üçüncü görüş]
Katışım daha az ise
işlem yapmak sahih, katışım daha fazla ise işlem yapmak sahih değildir.
[Dördüncü görüş]
Bu para mal gibi
görülerek işlem yapılabilir, zimmet borcuna konu olamaz.
Şayet paradaki katışım tartıya
gelmeyecek kadar az ise bu katışımın varlığıyla yokluğu eşittir.
7. Devlet [başkanı]
dışındaki şahısların -saf altın ve gümüşten bile olsa- dirhem ve dinar
basmaları mekruhtur; çünkü bu devlete ait tasarruflardandır. Ayrıca bunda
[devleti hiçe sayarak] başına buyruk hareket etme söz konusudur.
8. Elinde katışık para
bulunan kimselerin bunu elinde tutması mekruhtur. Bunları eriterek
saflaştırması gerekir. Nevevi'nin el-Mecmu'da zikrettiğine göre Kadı
Ebu't-Tayyib "ancak o bölgedeki paralar katışık ise bunu elde tutmak
mekruh değildir" demiştir.
BİR SONRAKİ SAYFA İÇİN
AŞAĞIDAKİ LİNK’E TIKLAYIN
4. ALTIN VE
GÜMÜŞÜN BİRBİRİNE KATIŞTIRILDIĞI MADENİN ZEKATI